HİPOPOTAMLAR HAKKINDA İLGİNÇ BİLGİLER
Otçul olan hipopotam veya su aygırı, iri cüssesine rağmen şirin görüntüsü ile hepimizin aşina olduğu memeli bir hayvan türü… Ancak bu şirin görüntünün altında Afrika’nın en tehlikeli hayvanı olma unvanı da gizli. İsmi su aygırı olsa da atlardan ziyade balina ve yunuslarla daha yakın akrabalığı olan bu sevimli ve tehlikeli türe ait ilginç bilgileri listeledik.
Yetişkin bir hipopotam bir buçuk metre yükseklik, dört buçuk metre uzunluğa sahip olabilir. İki buçuk ton ile dört buçuk ton ağırlığında olabilen su aygırları, ortalama olarak iki otomobil ağırlığına ulaşabilmektedir. Bu da onları hayvanlar aleminin en iri canlılarından yapar. Su aygırlarının kafa ağırlığı bile 450 kilograma ulaşabilir.
Gergedanlarla birlikte fillerden sonraki en büyük kara canlısı olan hipopotamlar, ortalama olarak saatte 48 km hıza ulaşabilirler. Hayatlarının büyük bir bölümünü suda geçiren bu canlılar aslında iyi yüzemezler. Nehir yataklarının zemininde; kemik ağırlıklarının yoğunluğundan dolayı yürüyerek hareket ederler ve 10 dakika su altında kalabilirler.
Su aygırları çok iri cüsseye sahip olsalar da ayak, kulak ve kuyruğu vücuduna göre oldukça küçüktür. Burun delikleri, gözleri ve kulakları kafa hizası açısından oldukça yüksekte yer alır ve bu sayede suyun içinde uzun süre vakit geçirebilir. Hipopotamın bedeni suyun yüzeyi altında kalırken göz, kulak ve burnu oksijen salınımına devam eder.
Sekiz ay anne karnında kalan su aygırı 30 ile 50 kg olarak dünyaya gelir ve her doğumda sadece bir yavru doğar. Dişi su aygırları iki senede bir doğum yapar ve yavru su aygırı yedi yaşına kadar annesinin yanından ayrılmaz.
Etobur olmamalarına rağmen oldukça saldırgan olabilen hipopotamlar Afrika’da timsah ya da aslan gibi tehlikeli avcılardan daha fazla ölüm vakasına sebep olmaktadır. Saldırı anında başıyla güçlü darbeler vuran bu tür, 50 cm bulan köpek dişleriyle de tehlike saçarlar. Sürüsünü korumak isteyen bir su aygırının kayıklara bile saldırmaktan çekinmediği gözlemlenmiştir.
Hipopotamlar aynı aileye ait olsalar da iki farklı türe ayrılmaktadır. Afrika’daki Sahra su habitatlarında yaşayan ve “Nil aygırı” diye bilinen türün sayıları oldukça çoktur ve dünyanın en büyük üçüncü memeli hayvanıdır. Sayıları azalarak sadece 2500 bireyin kaldığı “cüce su aygırları” ise Liberya ve Fildişi Sahillerindeki yağmur ormanlarında yaşarlar, gece avlanırlar. 19. yüzyıla kadar Batı Afrika dışında bu tür bilinmiyordu.
1993’te Pablo Escobar’ın malikânesindeki hayvanat bahçesinde bulunan dört su aygırı Escobar’ın ölümünden sonra doğal yaşam alanına bırakılamadığı için Magdalena Nehri’ne salınmış ve bu dört su aygırının sayısı 2019’daki araştırmaya göre 90 ile 120 bireyi bulmuştur.
43,283 okunma